Sayfalar

26 Mart 2015 Perşembe

İtici güç

Şimdi mesela otobüste, camdan dışarı bakıyorsun ve bir kuş o çerçeve içerisinde uçuyor, uçabiliyor. Çerçeve bazen mavi, bazen sarımsı, turuncu tonlarda, kulaklarında titreşimler olabiliyor, olmayabiliyor da. Ve kuş sanki o otobüs penceresi bir çerçeveymiş gibi, sen de onu yaşayan ama yaşadığını hissetmediğin, hareket eden ya da otobüsün hareketlerinden dolayı hareket ettiğini sandığın için izliyor belki de yağlı bir tablo misali, uyur uyanır vaziyetteki çapaklı gözlerinin üzerindeki kirpiklerini fırça olarak kullanıyorsun. Belki de öyle bir şey yok ne bilim.


10 Şubat 2014 Pazartesi

Fare

Fare gibi... Farenin elleri, iğrenç elleri farenin, Ve O ellerini sallıyor güzel saçları yandan örülmüş bir köylü kızı gibi.. Ama Çirkin bir fare o tüysüz derileri buruş buruş bir fare Ve her sabah ona ''Günaydın'' desen de sana günaydın demez, Geçer, bakar direk aynaya ''Çok çirkinim ben ne zaman bu kadar çirkinleştim? '' der. Sabah onun için güneş batışı demek, Gece ise yok. Fare hep aç, farenin baldırları geniş, esniyor, beli ağrıyor, yürüyor topuklu giyip, Buruşuk tenine fondoten sürüp... Her sabah bir cımbızla son tüylerini de yoluyor. Çıplak olacaksa tam çıplak olmalı fare. Fare iğrenç göbek deliğiyle oynuyor. Kira ödemiyor, kalmıyor da bir yerlerde , Su içmiyor, bir yiyor bir yemiyor tüketiyor.. Fare içimizde büyüyor, uyutmuyor, gece uyandırıyor bazen yatak değiştirtiyor, Kusturuyor, zehirliyor. Fare herkese dönüşüyor, ama çirkinliğini örtemiyor. Her gece yazdırıyor, çok konuşuyor, çok boğuyor. Bazen ayakkabıların içlerine yavrular yapıyor, basıp domates gibi ezdiğimiz, Kuyruğundan tutup yazık oldu derken içimiz de sevinç tohumları... Kandırıyor fare.. İyi oynuyor. Kanıyorum(z).! İyi ediyoruz. Hoşuma gidiyor.